Kıbrıs’ta Dini Yaşam

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes devletin hiçbir müdahalesi olmadan dini kuralları yerine getirme, ibadet etme ve öğrenme özgürlüğüne sahiptir. Kamu görevini yerine getirmede dini hiçbir engel yoktur. KKTC Anayasası’nın “Vicdan ve Din Özgürlüğü” adı altında yer alan 23. maddesi şöyledir:

Madde 23

1. Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğüne sahiptir.

2. Kamu düzenine, genel ahlaka veya bu amaçla çıkarılmış yasalara aykırı olmayan ibadetler, dinsel ayin ve törenler serbesttir.

3. Kimse, ibadete, dinsel ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz.

4. Din eğitim ve öğretimi, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.

5. Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasal veya yasal temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasal ve kişisel çıkar ve nüfuz sağlama amacı ile, her ne surette olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Bu yasak dışına çıkan veya başkasını bu yolda kışkırtan gerçek veya tüzel kişiler hakkında, yasanın gösterdiği kurallar uygulanır ve siyasal partiler, Anayasa Mahkemesi olarak görev yapan Yüksek Mahkemece temelli kapatılır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaygın din Müslümanlıktır.

Müslümanlık

Müslümanlar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nüfusunun % 99’unu oluştururlar. Bu dinden olanların çoğu Hanefi tarikatının Sünni mezhebine bağlıdır. Müslüman toplumunun dini lideri eskiden Müftü olarak bilinirdi.

Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs’ta dört yüzyılı aşkın varlıklarının dini ve kültürel mirası, adayı 1571-1878 tarihleri arasında yöneten Osmanlı İmparatorluğu’ndan gelmektedir.

1571’de adayı ele geçiren Osmanlılar, adayı kendilerinden önce yöneten ve Rum Ortodoks Kilisesinin dinsel özgürlüğünü ortadan kaldırıp yerine Latin kilisesinin kurallarını dayatan Frenk (1192-1489) ve Venediklerden (1489-1571) farklı olarak , adada varolan tüm dinlere karşı büyük bir saygı ve tolerans göstermiştir.

Birçok Rum Ortodox Kilisesi, Frenk ve Venedik zulmünden dolayı yıkılmaya yüz tutmuştu; Osmanlı yetkilileri bunların kullanım için tamirine ve düzeltilmesine yardımcı oldu. Rum Ortodox Kilisesine ayrıca dini binalara ek olarak toprak ve bağımsızlığını sürdürebileceği tam bir özgürlük verildi.

Osmanlı Hükümranlığı süresince, imparatorluğun yeni oluşturulan bölgelerinde, dini, kültürel ve sosyal aktiviteleri desteklemek amacıyla Vakıf (çoğul olarak Evkaf) olarak adlandırılan dini kurumlar oluşturuldu.

Kıbrıs’taki İslami Eserler

İmparatorluğun merkezinden cami, tekke, han, çeşme, hamam vb. yapımında yerel çalışmalara katkıda bulunmak için çağırılan pek çok Osmanlı mimar, böylece 1878’e kadar yönettikleri adaya kendi özgün imzalarını attılar. Bu yapılanlar arasında mimari açıdan en önemlileri Arab Ahmet Cami, Lefkoşa’daki Sarayönü ve Turunçlu Cami, Girne’deki Cafer Paşa Cami, Lapta’daki Haydar Paşazade Mehmet Bey Cami ve Lefke’deki Piri Paşa Camisidir.

Diğer dini eserler arasında Tekkeler bahsedilmeye değerdir: Mevlevi tarikatına ait olan Lefkoşa’da Girne Kapısı’na yakın bir yerde bulunan Zafiye Tekkesi. Mağusa’daki Kutup Osman Tekkesi. Tekkeler içinde en ünlüsü, Larnaka’da Tuz Gölü yakınlarında bulunan ve Kıbrıs’ın yedinci ve onuncu yüzyıllar arasında Araplar tarafından fethi sırasında Hz. Muhammed’in yakını olan Hala Sultan’ın öldüğü noktada olan, Hala Sultan Tekkesi’dir. Girne’nin batısında bulunan Hz. Ömer Tekkesi de Kıbrıs’ın Araplar tarafından fethi zamanından kalmadır.

Kıbrıslı Türklerin dört yüzyıldır korunan İslami geleneği ayrıca Bayram kutlamaları (dini tatiller), yerel gelenekler, müzik ve halk danslarına yansımıştır.

Menü
WhatsApp Bize Yazın!